30 Mart 2011 Çarşamba
Kevser Suresi Yorumu
Selam Hemen hemen hepimizin ezbere bildiği ve kısa oluşu nedeniyle namazlarda en çok okunma rekoru kıran Kevser Suresi bugüne kadar meal ve tefsirlerde hatalı olarak dilimize çevrilmiştir. Genelde yapılan çevirilerden kısaca örnek vermek gerekirse; "Biz sana kevseri verdik. O halde rabbin için namaz kıl, kurban kes. Biz seni şereflendirdik, ebter olan o'dur." Surenin esbabı nüzulünun şöyle olduğu rivayet edilir; Allah'ın elçisi Muhammed (Selam olsun) 'in oğulları vefat ettiğinde; müşrikler "Muhammed ebter (soyu sopu kesildi) oldu." diyerek alay ederler. Bu duruma elçi çok üzülür. Zira Araplarda erkek çocuğun önemi çok büyüktü. Cenab-ı Allah elçisini teselli etmek üzere Kevser Suresi'ni inzal buyurdu. Düşünebiliyor musunuz; evlat acısı çeken elçisine Cenab-ı Allah teselli olarak; "O halde rabbin için namaz kıl, kurban kes" diye emir buyuracak. Teselli bunun neresinde? Oğulların ölmüş; namaz kılacaksın, kasaplık yapacaksın. Bu nedir kardeşim! Elinde bıçakla bir nevi gözdağı mı verecek acaba? "Salli" kelimesinin anlamlarından birisi de "sallamak,yaslamak,atmak" tır. "Nahar" kelimesi de "göğüs" le bağlantılı olarak, "Göğüslemek, dik durmak, dişini sıkmak, dayanmaktır." O zaman Kevser Suresi şöyle çevrilse daha iyi olmaz mıydı? "Biz sana Kevseri (Kur'anı,elçiliği,pekçok nimeti....vs.) verdik. O halde rabbinin hatırı için salla gitsin, sık dişini, saldırılara dayan, göğüs ger, dik dur. Biz seni şanlı şerefli kıldık, ebter olan o'dur." Bence bu daha doğru oldu. Siz ne dersiniz? :)
31 Mayıs 2010 Pazartesi
Başlarken
Herkese selam ve saygılar.
Adım Mahir Taştekin.
1968 İskenderun doğumluyum.
İlk öğrenimimi İskenderun İnönü İlkokulunda,
Ortaokulu İskenderun Beş Temmuz Ortaokulunda
Liseyi İskenderun Lisesinde okudum.
1985 yılında liseden mezun olunca Dicle Üniversitesi Şanlıurfa Meslek Yüksek Okulu İşletme bölümünü kazandım. Aynı yıl İskenderun'dan baba ocağı Dörtyol'a taşındım.
Meslek Yüksek Okulunu bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesine devam ederek 1993 yılında mezun oldum.
Piyasada değişik yerlerde muhasebeci olarak çalıştıktan sonra son 11 yıldır çelik sanayi üzerine üretim yapan bir fabrikada muhasebe departmanında çalışmaktayım.
1998 yılında çok sevdiğim eşim Sema hanım ile evlenerek, hayatımın en mutlu geçecek yıllarına adım attım.
1999 yılında oğlum Fahrettin Bilal dünyaya geldi.
1984 yılında ise, ikinci oğlum Emir dünyaya geldi.
Çok sevdiğim, mutluluk kaynağım ailemle mutlu bir hayat yaşamaktayım.
Mesleğimden arta kalan zamanı Kur'an-ı Kerim araştırmaları yaparak değerlendiriyor ve bu vesileyle hayatıma renk ve güzellik katıyorum. Arı, duru ve gerçek İslam dinini öğrenmekle zamanımın daha da kıymetlendiğine inanıyorum.
Adım Mahir Taştekin.
1968 İskenderun doğumluyum.
İlk öğrenimimi İskenderun İnönü İlkokulunda,
Ortaokulu İskenderun Beş Temmuz Ortaokulunda
Liseyi İskenderun Lisesinde okudum.
1985 yılında liseden mezun olunca Dicle Üniversitesi Şanlıurfa Meslek Yüksek Okulu İşletme bölümünü kazandım. Aynı yıl İskenderun'dan baba ocağı Dörtyol'a taşındım.
Meslek Yüksek Okulunu bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesine devam ederek 1993 yılında mezun oldum.
Piyasada değişik yerlerde muhasebeci olarak çalıştıktan sonra son 11 yıldır çelik sanayi üzerine üretim yapan bir fabrikada muhasebe departmanında çalışmaktayım.
1998 yılında çok sevdiğim eşim Sema hanım ile evlenerek, hayatımın en mutlu geçecek yıllarına adım attım.
1999 yılında oğlum Fahrettin Bilal dünyaya geldi.
1984 yılında ise, ikinci oğlum Emir dünyaya geldi.
Çok sevdiğim, mutluluk kaynağım ailemle mutlu bir hayat yaşamaktayım.
Mesleğimden arta kalan zamanı Kur'an-ı Kerim araştırmaları yaparak değerlendiriyor ve bu vesileyle hayatıma renk ve güzellik katıyorum. Arı, duru ve gerçek İslam dinini öğrenmekle zamanımın daha da kıymetlendiğine inanıyorum.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
